SU ÜRÜNLERİ MERKEZ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (SUMAE) TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN KARADENİZ ALABALIĞININ (BLACKSEA TROUT) YETİŞTİRİCİLİĞİ VE BALIKKLANDIRMA AMACIYLA KULLANIMI (2002-2005) PROJESİNİN İRDELEME RAPORU
(Salmo trutta labrax Pallas, 1811)
Süleyman Demir
Ziraat Yüksek Mühendisi
2010
SAMSUN
ÖNSÖZ
1976 - 1979 yılları arasında Trabzon Su Ürünleri Bölge Müdürlünde görev yaptım. Görevlerimizden biri de Karadeniz alabalığının göç zamanlarında özellikle Fırtına deresinde çevre sakinleri tarafından kurulan tuzakların jandarma nezaretinde yıkılması idi. Göreve her gittiğimizde de yenilerinin yapıldığını görüyorduk.
O yıllarda balıkçılarla yaptığım görüşmelerde şöyle bir durum otaya çıkmıştı. Kaçak avcılık üç şekilde yürütülüyordu.
1. Yumurtlama mevsimi geldiğinde balıklar derelere girmek için sahillere yaklaşıyordu. Birinci tip kaçakçılar aşağı yukarı sahilden 1 mil açıklarında uzatma ağları ile bu balıkları karşılıyorlardı.
2. Ağlardan kurtulan balıkları ise dere ağızlarında ikinci tip kaçakçılar yani zıpkıncılar bekliyordu.
3. Zıpkınlardan da kurtulan balıkların da akıbetini dere boyunca yer yer kurulan tuzaklar belirliyordu. Balıklar son tehlike olan bu tuzaklardan kurtulabilirlerse yumurtlama sahasına gidebiliyorlardı.
Balıkçılar o zamanlar şöyle diyorlardı; “Bu balık yıllar önce Samsun’da bile balıkçıların ağlarına takılıyordu.” Bu söz o zamanlarda dahi bu konudaki kaçak avlanmanın ne kadar bir geçmişi olduğunu belli ediyordu.
Kaçak avcılığın önlenmesi bakımından öncelikle Karadeniz alabalığı tüm yıl avlanması yasak olan balıklar olarak Su Ürünleri Sirkülerlerindeki yerini aldı. Ayrıca Doğu Karadeniz’de ırmak ağızlarında uzatma ağları kurulması ve zıpkın ile avcılık yasaklandı.
Balık stoklarını korumanın yanında mevcut stokları da artırabilmek için sadece koruma ve kontrol hizmetlerinin yürütülmesi de yeterli değildir. Bunun için araştırma ve üretim çalışmalarına da ihtiyaç vardır.
Nitekim 1985 Yılından itibaren su ürünleri araştırma çalışmalarını yürütmeye başlayan Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Karadeniz alabalığı ilgili araştırma projelerini de devreye koymuştur.
Bu projelerden “Karadeniz Alabalığının Yetiştiriciliği ve Balıklandırma Amacıyla Kullanımı (2002-2005)” projesi sonuç raporu tarafımdan incelenmiş, proje ile ilgili yapacağım değerlendirmelerin daha iyi anlaşılması amacıyla projeden bazı alıntılar yapılmıştır.
Bu değerlendirmeyi yapmak istememin amacı tenkit etmek değil, projenin başarıya ulaşması için görüşlerimi açıklama zorunluluğunu hissettiğimdendir.
Süleyman Demir
PROJENİN İRDELENMESİ
1) Hedefe ulaşamamanın esas nedeni uygulanan yanlış balık yakalama yöntemleridir.
Bilimsel çalışmalar için derelerde ağ kullanarak balık yakalamanın sakıncaları:
a) Masraf ve zaman kaybına neden olur.
b) Yeterli anaç elde edilemez.
c) Sağlıklı bir stok tespiti yapılamaz.
d) Balıkların zedelenmelerine yol açabilir.
e) Balıkları mantarlardan korumak için derilerinde mukozamsı bir madde vardır. Balık ağdan çıkarılırken mukozamsı madde de deriden alınabilir. Bu durumda mukozanın alındığı yerden mantarlar hücum edebilir.
f) Balık yakalamakta profesyonel olmayan araştırmacıların güvenliği açısından risk oluşturur.
2) Anaç temini için uygun yakalama yöntemi seçilmelidir.
Özellikle bilimsel araştırmalarda kullanılan ve sadece anaç temini için değil aynı zamanda stok tespiti için de en uygun yöntem Link 1 ve Link 2 de görülebilir. Link 2 deki fotoğraflar 1980 yılında Japonya’nın Hokkaido adasının Sapporo kentinde, salmon kuluçkahanesinin hemen yakınında çekilmiştir.
Irmak yatağı daraltılarak bu kısma, akan suyun kuvvetiyle dönen bir çark konulmuştur. Balıklar, yumurtlama yerine gitmek için başka yol bulamadığından bu çarkın içinden geçmek zorunda kalmaktadırlar. Çarkta kalan balıklar esnek bir parçanın üzerine düşerek zarar görmeleri önlenmektedir. Balıklar buradan kayarak ırmağın kenarında bulunan havuza düşmektedirler. Kuluçka binasında sağım yapılarak yumurtalar döllendirilmektedir. Frylar dışarıdaki havuzda parmaklık (fingerling) büyüklüğe gelince ırmağa bırakılmaktadırlar.
Bu yöntemin kurulması için gerekirse JICA’ dan yardım alınmalıdır.
Link 1 deki video ise benzer bir sistemin çalışmasını göstermektedir. Bu sisteme bir video kamera ekleyerek ne kadar balığın ırmağa girdiği de kesin olarak tespit edilebilir.
Avlanabilir stoklar istenen düzeye geldiğinde Link 4 ve 5 deki yöntemler uygulanarak bölge iç ve dış turizme de açılabilir. Gerek araştırma süresince gerekse balıklandırma başarı ile sonuçlandığında artan stoktaki balıkları stoktan yeterli bir şekilde çekebilmek diğer bir ifade ile rantabl bir balıkçılık yapabilmek için uygun avlanma metotları da geliştirilmelidir
3) Anadrom ve katadrom balıklar
Gerek anadrom balıklar gerekse katadrom balıklar ebeveynleri nerede yumurtlamış ise kendileri de aynı yerde yumurtlamak için her türlü tehlikeyi göze alarak mutlaka o yere gitmek isterler. Bilim bu olayın nasıl oluştuğunu izah edemediğinden içgüdüsel olarak izah etmektedir.
a)Anadrom balıklardan somonların yumurtlama bölgesine gitmek için şelalelerden atlayarak şelalenin başında bekleyen ayıların ağızlarına düşmelerinin nedeni budur. Yine anadrom balıklardan olan mersin morinalarının iri cüsselerine rağmen bütün tehlikeleri göze alarak yumurtlamak için ırmaklara girmek istemelerinin nedeni de budur. Mersin morinalarının yumurtlamak için Kızılımak nehrine girerken karmak tabir 1000-2000 kancanın arasından geçerek ırmağa girdiklerini, iri cüsselerinden dolayı saklanamayarak kum çakıl çıkaranlar tarafından kazma küreklerle öldürüldüklerinin hikâyelerini çok duyduk.
b) Katadrom balıklardan olan kefaller yumurtlamak için lagün göllerinden denize geçmek isterlerken bazen zorluklarla karşılaşırlar. Bunun örneği de Bafra Balık Göllerinde çok görülmüştür. Gölün denizle irtibatlı olan kısmın büyük bir bölümü bazen deniz tarafından kapatılır. Deniz ile göl arasında az su bulunur. Kefallerin yumurtlamak için az olan suda yan yatıp çırpınarak denize geçtiklerinin hikâyesini yöre balıkçılarından çok duydum.
Balıkların bu özelliğinden yararlanılarak çeşitli avlanma yöntemleri geliştirilmiştir. Bu yöntemlerden biri de Link 1 ve Link 2 de gösterilen yöntemdir.
4) Öncelikli hedef balıklandırma olmalıdır. Nedenleri:
a) Düşük büyüme hızı ve stoklama seviyeleri bakımından gökkuşağı alabalığına rakip olamamaları,
b) Karadeniz alabalığının porsiyon büyüklüğüne (200 gr.) ulaşma süresi iki yıla yakın bir zaman alması,
c) Deniz suyunda tatlısudan daha hızlı gelişmeleri,
d) Gökkuşağı alabalığı ile Karadeniz alabalığının aynı tesiste bulundurulmasının bazı sakıncaları olabilir. Suni dölleme esnasında yumurtalar karışabilir. Hastalıklara davetiye çıkarılır (Link-6). Balıkların mutasyona uğraması gibi riskler meydana gelebilir.
e) Yetiştirme tesislerinden kaynaklanan parazitlerin yabani karadeniz alabalıkları üzerinde olumsuz etkileri olabilir(Link-6).
f) Tek hedefe odaklanınca başarı oranı da artar. Öncelikli olarak doğadaki son derece azalan stok artırılmalıdır.
g) Avlanabilir stok oluşturulduğunda bölge turizm amaçlı sportif avcılığa da açılabilir.
5) Sonuç
Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün kurulduğu 1971 yılından 2010 yılına kadar 39 yıl geçmiştir. Bu süre içerisinde su ürünleri faaliyetleri hemen her dalda hız kazanmasına rağmen, deniz alabalığı ve mersin balığı yetiştiriciliği gibi iki projede beklenen ilerleme sağlandığı söylenemez. Keşke bu iki proje de Kalkan balığı projesinde uygulanan yöntem gibi yani uluslar arası teknik işbirliği ile yürütülebilse idi belki bugün ülke olarak çok daha kazançlı durumda olabilirdik.
İlgili Linkler:
3) http://www.informaworld.com/smpp/content~db=all~content=a932054514 5) http://www.troutandking.com/eng/hokkaido.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder